TC resmi kaynakları;
“Nükleer santrallerin kurulumu 1970’li yılların başındaki petrol krizi ile birlikte hızlandı. Nükleer santraller meteorolojik şartlardan etkilenmeden 7 gün 24 saat güvenli bir şekilde elektrik üretimi gerçekleştirir, kurulum alanı diğer tüm santrallere göre oldukça küçüktür. Bu nedenle tarım, yerleşim ve doğal hayata etkisi diğer seçeneklere göre azdır. Nükleer santraller, sahip oldukları güvenlik sistemleri ile doğal radyasyonun sadece %1’i kadar bir etkiye sahiptir. Bu nedenle nükleer santrallerin etrafında yapılan tarım, balıkçılık ve turizm faaliyetleri ve civarda yaşayan halk bu durumdan etkilenmez. Paris, Londra, New York gibi dünyanın en önemli turizm ve yerleşim merkezlerinin yanı başındaki nükleer santraller onlarca yıldır işletmededir. Temmuz 2020 itibariyle, 31 ülkede 440 nükleer reaktör işletmede, 19 ülkede 54 adet nükleer reaktör de inşa halindedir. Nükleer santrallerde üretilen elektrik dünya elektrik arzının yaklaşık %10’una denk gelmektedir. Ülke bazında bakılırsa Fransa elektrik talebinin yaklaşık %71’ini, Ukrayna %54 ’ünü, İsveç %34’ünü, Belçika %48’ini, Avrupa Birliği %28’ini, Güney Kore %26’sını ve ABD %20’sini nükleer enerjiden karşılamaktadır.
Türkiye elli senedir nükleer santral kurmaya çalışıyor;
2010 da proje şirketi kuruldu
2014 de bakanlıktan olumlu rapor aldı
2017 de sınırlı çalışma izni aldı
2018 de ilk ünite için inşaat lisansı alındı.”
Ve hâlâ Siemens firması bazı makineleri bekletiyor vermiyor.
TÜRK-İŞ BAŞKANLARINDAN HAYIRLI OLSUN ZİYARETİ
Türk-İş’e bağlı Türkiye Haber-İş Sendikası’nda kan değişimi… Şube Başkanı Mehmet Aslangöz’ün Sendika Genel Sekreteri olmasından dolayı boşalan Adana Şube Başkanlığına,...