Nefsanî lezzetlerden kat be kat fazla olan Ruhanî lezzetler insana o kadar yakınki, gaflet perdesi buna mani.
İnsan hüsrandadır, der Asr suresinde(bir mânâsı).
Ve o yüzden Allah buyurdu:onlar sağır, kör, dilsizdir
Neler kaçırıyoruz neler neler?
İLAHLARIN EMİR VERME EGOLARI
Elbette Mekkeli kodoman Utbe, Şeybe, köle Bilal’in müezzin Hazreti Bilal olmasına ve mescidde müezzin olmasına tahammül edemez.
Tiranlıkları yıkılacaktı.
Emir verme egoları kırılacak.
Bahane lazım dı: “İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka (ona) : “Sihirbaz veya cinnlenmiş” demişlerdir. “ zariyat 52
Mele’ler:önde gelenler demek. Müreffeh yaşayan kodomanlar, diyen lügatçiler de var.
Peygamberler tebliğ edince ilk karşı çıkan onlar olurdu. K.Kerim’de çok geçer.
Bu ayetler sosyolojik tahlillerle doludur.
Neden ilk onlar? Çünkü sistemleri çökecek.
Tanrılar, menfaat amaçlı olarak insanlar tarafından üretilmiş (soyut ya da somut)birer sembollerdir(Kullanım süreleri vardır).
Hatalara, kabahatlara perde olarak kullanılır.
İnsanları kula ve kul icadı sistemlere kulluktan kurtaran peygamberlerdir.
Asıl özgürlük budur.
Şöyle diyorlar:
Spinoza der ki;Tanrı emretmez.
Peki şimdiki tanrılar da sistem. Banka, moda, üç beş aile.
Hani emretmezdi?
Nerde özgürlük?
Asıl özgürlük Allah’a ve resulüne itaattir. Nefis ve üzerinden rant devşirilen sahte ilahtan azad olur o zaman birey ve toplumlar.
İnsan sistemleri, kula kulluktur. Sisteme kulluktur.
Mekke kodomanları şöyle derdi:
İtaat etmeyin Muhammed@ ve Allah’ına.
Asıl korkuları şu idi:kendi tiranlıkları bitecek.
Bize itaat edin. Yani kula kul olun.
Bugün de değişen hiç bir şey yok.