Yüksekten düştüğü iddia edilen Nazlı Karakoyun’un cinayet faili olarak yargılanan Umut Karakoyun hakkında “Eşi planlayarak kasten öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasında, mahkeme lehe indirim uygulamadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Nazlı Karakoyun, 7 Eylül 2023 tarihinde Arsuz’un Karaağaç’ta yaşadığı 7 katlı apartmanın teras katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitirmişti. Olayla ilgili olarak gözaltına alınan eşi Umut Karakoyun, tutuklanmıştı.
Nazlı Karakoyun’un öldüğü yerde cansız mankenle yapılan keşifte, tekrarlanan atma ve düşme denemelerinde manken aparmanın dibine, atılma sonucu ise cesedin bulunduğu yere düştü. Adli tıp raporunda, keşif sonrası atılma sonucu ölümün gerçekleştiği kanaatine varıldı. Eşini öldürdüğü iddiasını red eden sanık Umut Karakoyun, Sütçü İmam Üniversitesinden alınan raporu sunarak, suçu işlemediğini belirtti, beraatini talep etti. Nazlı Karakoyun’un avukatları ise adli tıp raporunun olduğunu belirtti ve indirimsiz ceza talep etti. Mahkeme lehe indirim uygulamadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Yerel mahkemenin verdiği mahkumiyete itiraz eden sanık avukatları, Adana Bölge Adliye Mahkemesine 18. Ceza Dairesi’ne başvurdu. Başvuruyu inceleyen Adana Bölge Adliye Mahkemesine 18. Ceza Dairesi itirazı reddetti. Mahkeme, “İlk derece mahkemesinin mahkumiyet kararında düzeltme nedeni dışında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı anlaşılmakla, katılan kurum vekili ve sanıklar müdafilerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden, sair istinaf itirazlarının ayrı ayrı reddine. Ancak;1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesi yarınca hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısmın ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir.” şeklindeki 14/1 maddesi hükmüne, sanığın mahkumiyetine karar verilmesine ve katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da kendisini vekille temsil ettirmesine rağmen katılan Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmolunmaması, Yasaya aykırı ise de; Dosya içeriği ve delil durumuna göre, bu hatanın düzeltilebilmesi için yeniden yargılama yapılması ve olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadığından CMK’nın 280/1-a maddesi yollaması ile aynı Kanun’un 303/1-h maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak dosya üzerinden karar verilmesi mümkün olmakla; İlk derece mahkemesi kararının hüküm 12. paragrafından sonra gelmek üzere yeni paragraf eklenerek “Katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kendisini ilk derece mahkemesindeki yargılamada vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle 48.000,00 TL olan maktu vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na verilmesine” ibaresinin yazılmasına karar verilmek suretiyle
DÜZELTİLEREKİSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
Dosyanın hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Tutuklu sanık hakkında verilen sonuç cezanın miktarı, tutuklu kaldığı süre, istinaf incelemesi dışındaki tutukluluk süresi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12/04/2011 gün ve 2011/1-51 esas 2011/42 karar sayılı “Tutukluluk sürelerinin hesabında yerel mahkeme tarafından hüküm verilinceye kadar geçen süre dikkate alınmalı, buna karşın yerel mahkeme tarafından hükmün verilmesinden sonra tutuklu sanığın hükmen tutuklu hale gelmesi nedeniyle temyizde geçen süre hesaba katılmamalıdır. Zira, hakkında mahkumiyet hükmü kurulmakla sanığın atılı suçu işlediği yerel mahkeme tarafından sabit görülmekte ve bu
aşamadan sonra tutukluluğun dayanağı mahkumiyet hükmü olmaktadır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de AİHS’nin 5. maddesinin uygulamasına ilişkin olarak verdiği kararlarda tutuklulukla ilgili makul sürenin hesabında, ilk derece mahkemesinin mahkumiyet hükmünden sonra geçen süreyi dikkate almamaktadır” şeklindeki kararına göre de CMK’nın 102/2-5 maddesindeki tutukluluk süresinin dolmadığının anlaşılması, CMK’nın 100 maddesinde belirtilen şartlar ve tüm dosya kapsamına göre; tutuklamanın ölçülü olduğu ve adli kontrol tedbirinin bu aşamada yetersiz kalacağı anlaşıldığından sanığın TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA,
Tutukluluk halinin devamına ilişkin karar yönünden; 7499 Sayılı Yasanın 37. maddesi ile değişik5271 Sayılı CMK’nın 263, 268 ve 279/1-b-son maddeleri uyarınca 2/3 T.C. ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. CEZA DAİRESİ Dosya-Karar No: 2025/1334 Esas
2025/944 kararın gerekçesi ile tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde dairemize verilecek dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt katibine beyanda bulunmak veyahut da bir başka İlk Derece Ceza Mahkemesi veya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek, ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe vermek suretiyle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından incelenmek üzere İTİRAZ kanun yolu açık olmak üzere, İstinaf Başvurusunun Esastan Reddi Kararı Yönünden; CMK’nın 291 maddesi uyarınca kararın gerekçesi ile tebliğinden itibaren iki haftaiçinde dairemize verilecek bir dilekçe ile veya tutanağa bağlanmak koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak ya da bir başka ilk derece ceza mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi ceza dairesi aracılığıyla dilekçe göndermek suretiyle, ilgilinin cezaevinde bulunması halinde cezaevinde bulunan sanık yönünden CMK’nın 263. maddesi uyarınca zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe vermek suretiyle, CMK’nın 294/1-2 maddesi uyarınca ise, hükmü temyiz edenin hükmün hukuki yönüne ilişkin olarak hükmün hangi nedenlerden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorunda olduğu hususu da karar tebliği ile birlikte ihtar edilmiş sayılarak, Yargıtay’a TEMYİZ kanun yoluna başvurma hakkı açık olmak üzere,
16/04/2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”