Hakka 38-39
“Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki.”
Görmeden inanmam diyor bazıları.
İlla müşahhas (somut) olacak demeleri de yanlış.
Bu kelimeleri tahlil edince kavram terörü içinde olduklarını görürüz.
Soyut ve somut. Osmanlıcası müşahhas ve mücerret.
Müşahhas; “elle tutulan, gözle görülen, açık, belli” anlamındadır.
Zıttı olan “Mücerret” ise “katışık ve karışık olmayan, yalın” demek.
Tabi bir de kalbe gelen huzur ve sıkıntı var. Kalp ile hissedilen.
“Soyut, varlığı duyu organları algılanamayan, somut karşıtı.
Somut, 5 duyu organıyla algılanabilen şey, soyut karşıtı.
En basit haliyle, “5 duyu” olarak da adlandırılan; görme, koklama, işitme, tat alma ve dokunma işlevlerini yerine getiren göz, burun, kulak, dil ve deridir.”
Bir şeyin somut olmayışı soyut oluşu yok olduğu anlamına gelmez.
Kâinatta nice görmediğimiz ışık çeşitleri ve duymadığımız nice frekanslarda sesler var.
“Ultraviyole ışık ya da kısaca UV ışığı, dalga boyları kısa olan ve bu yüzden çıplak gözle göremediğimiz ışınlardır. UV ışığının dalga boyu 100 – 400 nm arasındadır. Ayrıca Türkçe karşılığı olarak morötesi ışık adı da verilir.”
Gelelim duymadığımız seslere;
“İnsan kulağının teorik olarak 20 Hertz ile 20000 Hertz arasını duyduğu söylense de, en iyi 250 Hertz ve 3000 Hertz arasındaki konuşma frekansı bölgesini duyar. Hayvanlar, insanların duyamadığı ses frekanslarını bile algılayabilirler. Örneğin fillerin ayağında çok alçak frekansları algılayan doğal alıcılar vardır.
Çok yüksek frekanslı Ses (Ultrasonik)
Ses-ötesi ya da ultra sound, insan kulağının duyamayacağı çok yüksek frekanstaki seslere verilen addır.”
Şimdi bu görmediğimiz mor ötesi ışık veya duyamadığımız frekanslardaki sesler için yoklar diyebilir miyiz? Hayır.
- Wifi’yi görebiliyor muyuz?
- Radyo dalgalarını görebiliyor muyuz?
- TV kumandasından çıkan ışınları görebiliyor muyuz?
Elbette hayır.
Bunun gibi kâinatta daha görmediğimiz bilmediğimiz bir çok şey var. İlim ve fen ilerledikçe daha nelere şahid olacağız! Şu anki bilgiler ışığında dahi ne okyanuslar, ne dağlar ne de yer küre anlaşılmış değil kâmil mânâda.
Bunları inkar kişiyi aciz duruma düşürür.